Yavuz, ”Önümüzdeki döneme baktığımız zaman dünyada enerji kaynağına sahip olan ülkeler var, bir tarafta da tüketen, gelişmiş ekonomiler var. Çok nadir olarak özellikle ABD’nin kaya gazını keşfetmesinden sonra hem gelişmiş olup hemde enerji kaynağını kendisi temin edebilecek duruma ulaşmış ülkeler var. Biz enerji kaynağına sahip olmayan ama tüketmek zorunda olan ülkeler kategorisinde olduğumuza göre konuya bakış açımız daha farklı olacak. Arz güvenliği açısından bakıldığında enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi ama, yanı başımızdaki enerji kaynağına sahip olan ülkelerdeki siyasi istikrarsızlıkların devam etmesi önümüzde çok büyük bir risk olarak duruyor” diye konuştu.
-”Çin’de 2 haftada bir termik santral kuruyor, biz 1 santral için 2 yıl ÇED bekliyoruz”-
Önümüzdeki 10 yıl içerisinde Uzak Doğu’da milyonlarca insanın Avrupa’daki gibi tüketmeye başlayacağı öngörülerini hatırlatan Yavuz, ”Bu süreç önümüzdeki en önemli tehditlerden bir tanesi. Dünya bunu nasıl yönetecek? Artan enerji ihtiyacının her 1 biriminin yüzde 71’i Çin’den kaynaklanıyor. Çin gerek insana gerekse çevreye karşı acımazsızca sömürerek haksız bir rekabeti beraberinde getiriyor. Hatta Çin’in hemen hemen 2 haftada bir termik santrali devreye aldığı son iki yılda 104 adet santrali devreye aldığını düşünecek olursak, bizim gibi ülkelerde bir termik santral yapmak için iki yıl ÇED sürecinin peşindeki bir ülke olarak gerçekten oturup biraz düşünmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.
Yavuz, devletin enerji kaynağına, stratejik hedeflerinine mutlaka ulaşmak istiyorsa klasik bürokratik yöntemlerle ulaşma isteğinden biraz vazgeçmesi gerektiğini savunarak, ”Bu noktadan hareket ettiğimizde önümüzdeki dönemde Türkiye’nin özellikle 2023 yılına ulaşmada şu anda kurulu enerji kapasitesine, minimum 80 bin megavatlık enerji kaynağı ilave etmesi gerekiyor. Önümüzdeki 10 yıl içerinde 80 bin megavatlık enerji ihtiyacını hangi kaynaktan, nasıl karşılayacağınızın ötesinde, bir de hangi maliyetle karşılayacağız? Bu maliyet rekabetçi bir maliyet olacak mı? Rekabetçi enerjiyi kullanarak uluslararası arenada ürünlerimize yeni pazarlar bulmada nasıl konumlanacak?” sorularını yöneltti.
-Türkiye-Azerbaycan ilişkileri…-
Türkiye – Azerbaycan ilişkilerine de değinen Yavuz, Türkiye ile Azerbaycan’ın birlikte ortaya koydukları stratejik ortaklık temelindeki yatırım projelerinin hem bölge için hem dünya için son derece önemli olduğuna işaret etti.
Yavuz, bu projeler kapsamında 2018 yılına kadar tamamlanması öngörülen 1. faz yatırım projesi portföyünün toplam tutarının 17 milyar dolar olacağını da sözlerine ekledi.
Kaynak: Haber10