İZODER Başkanı Emrullah Eruslu, “Sera gazı salımında önemli bir paya sahip olan binalarımızı yalıtımla enerji verimli hale getirerek Türkiye’nin geleceği için iklim değişikliği ile mücadeye katkıda bulunmalıyız” dedi.
Ülkemizde ve Dünya’da sel baskınları, orman yangınları gibi felaketlerle kendini derinden
“Tek yol U dönüşü” başlıklı kampanya ile farkındalık yaratmayı hedeflediklerini belirten Eruslu, bu kapsamda çatı, cephe, pencere ve döşemelerde U değerlerinin iyileştirilmesi gerektiğini vurgulayan film ve içeriklerin, televizyon, dijital mecra ve İZODER’in sosyal medya hesaplarında yayınlanmaya başladığını söyledi.
Enerji limitlerimiz AB seviyesine getirilmeli
Türkiye’de toplam enerji tüketiminin % 33 gibi büyük bir payının binalarda gerçekleştiğini ifade eden Emrullah Eruslu, şöyle konuştu: “Gelişmiş ülkelerde binalarda enerji verimliliğine yönelik birçok adım atılarak enerji limitleri düşürülürken, ülkemizde halen 2008 yılında tanımlanmış enerji limitleri kullanılmaktadır. Birçok gelişmiş ülkede yıllık enerji limitleri metrekare başına 30-50 kW seviyelerine çekilmiş durumda. Bu ülkelerdeki binalar ısıtma ve soğutmaya yönelik birim metrekaredeki yıllık enerji tüketimi 30-50 kW olacak şekilde yalıtımlı olarak tasarlanıyor ve inşa ediliyor. Türkiye’de biz hala birim metrekarede yıllık 120-150 kW seviyesine uygun yalıtım yapmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla bir an önce Enerji Verimliliği Strateji Belgesi’nde de tanımlandığı üzere enerji limitlerimiz ve U değerlerimiz AB seviyesine getirilmeli. Ortak hedefimiz Türkiye’deki binaların daha az enerji harcayan çevre dostu bir yapıya kavuşması olmalı.”
Kentsel dönüşüm fırsatını iyi değerlendirmeliyiz
Kentsel dönüşüm sürecinin enerji verimli yapılaşmada fırsat olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Eruslu, “Kentsel dönüşüm uygulamaları ısı, su, ses ve yangın yalıtımı uygulamalarının yapılacağı doğru yapı üretim sürecinin en önemli parçaları olarak karşımıza çıkmaktadır. Elimizdeki bu fırsatı iyi değerlendirerek yeniden inşa edilecek tüm binalara iyileştirilmiş U değerleri ile ısı yalıtımı yapılırsa binaların ısınma ve soğutma kaynaklı sera gazı salımları azalacak, yıllık 40-45 milyar dolar mertebelerinde gerçekleşen ve cari açık içerisinde en önemli paya sahip olan enerji ithalatının azalması sağlanacaktır. Böylece iyileştirilmiş U değerlerinin yer aldığı yönetmelik ve standartlar doğrultusunda üretilen; sağlıklı, güvenli ve konforlu yapılarda yaşamak mümkün olabilecektir” diye konuştu.
Binalardan kaynaklanan sera gazlarının azaltılması için U değerlerimizi düşürmeliyiz
U değerinin, çatı, duvar, döşeme ve pencere gibi yapı elemanlarının ne kadar ısı geçirdiğinin ölçüsü olduğunu belirten Emrullah Eruslu, “U değeri büyüdükçe yapı elemanlarından geçen ısı miktarı artar. Isıyı bina içerisinde muhafaza edemediğimizden evimizi sıcak veya serin tutmak için çok daha fazla enerji tüketmemiz gerekir. Enerji tüketiminin artması ise faturalarımızın kabarmasına neden olur. Isıtma ve soğutma için harcadığımız enerji miktarı arttıkça iklim değişikliği ve küresel ısınmaya yol açan sera gazlarının da daha fazla çevreye atılmasına neden oluruz. Enerji verimli yapılaşma, iklim değişikliği ve küresel ısınma ile mücadele etmek için U değerlerimizi düşürmeliyiz. Daha düşük U değerleri için çatı, duvar ve döşemelerimizdeki yalıtım kalınlıklarını artırmalı ve nitelikli yalıtım camı üniteleri kullanmalıyız” şeklinde konuştu.
U değerleri ülke genelinde 2-2,5 kat iyileştirilmeli
Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’na uyabilmesi için U değerlerinin ülke genelinde bir an önce 2-2,5 kat iyileştirilmesi gerektiğinin altını çizen Emrullah Eruslu, “Paris İklim Anlaşması’nın hedefi küresel sıcaklıktaki artışı en fazla +2 °C’de tutmaktır. Bu hedefe ulaşmak için enerjimizi verimli kullanarak binaların karbon salımlarını minimuma indirmeliyiz. Böylece U değerlerinin iyileştirilmesiyle 2050’ye kadar enerji harcamalarında önemli ölçüde tasarruf elde ederek, enerji verimli ve çevre dostu bir yapılaşmaya kavuşabiliriz” dedi.
Yalıtım kalınlığının artmasının inşaat maliyetine etkisi oldukça az
Yalıtım kalınlığı arttıkça sağlanacak enerji verimliliğinin aynı oranda arttığını vurgulayan Emrullah Eruslu, şunları söyledi: “Buna karşılık kalınlık artışının inşaat maliyetine etkisi oldukça azdır. Genel olarak uygulamalarda yalıtım malzemesinin maliyetinin dışında, yalıtım kalınlığından bağımsız olarak; ‘iskele kurulumu, elektrik, su gibi alt yapı maliyetleri’, ‘yapıştırıcı, sıva gibi yardımcı malzeme maliyetleri’, ‘boya, dış cephe kaplaması, alçı levha gibi iç yüzey kaplamaları, şap gibi tamamlayıcı malzeme maliyetleri’ ve ‘işçilik maliyetleri’ oluşur. Oysa ısı yalıtımı uygulaması içerisinde ısı yalıtım malzemelerinin maliyeti, toplam maliyetin içinde belli bir paya sahip. Tüm bu maliyetlerin içerisinde yalıtım malzemesinin kalınlığının artırılmasından oluşacak ilave maliyeti uygulamadan uygulamaya değişmekle birlikte oldukça düşüktür. Bunu 2 katına çıkardığımız zaman toplam bedel 2’ye katlanmayacak ama bu sayede ısıtma ve soğutmada tasarruf potansiyeli 2 kat olacak. Isı yalıtımı uygulamaları hem ilk yatırım hem işletme maliyetlerini düşürerek kendini kısa sürede geri öder, bina ömrü boyunca tasarruf sağlamaya devam eder. Çevreye, ülke ve aile ekonomisine katkıda bulunarak; sağlıklı, konforlu ve güvenli konutlarda yaşamamızı sağlayacak doğru yalıtım uygulamaları için tüm yetkilileri U değerlerini iyileştimeye davet ediyoruz.”