Kategori : ENERGY AGENDA NEWS, SOLAR ENERGY NEWS - Tarih : 12 September 2025
Fosil yakıtlara bağımlılığı azaltma arayışı, Avrupa’yı birkaç yıl öncesine kadar bilim kurgu gibi görünen projeleri değerlendirmeye yöneltiyor. Bunların en iddialılarından biri, yörüngeye güneş panelleri yerleştirerek güneş radyasyonunu toplayıp Dünya’ya mikrodalgalar aracılığıyla aktarmayı hedefleyen “uzay tabanlı güneş enerjisi” sistemi.

Son araştırmalara göre bu teknoloji, yüzyılın ortasına gelindiğinde Avrupa’daki yenilenebilir enerji üretiminin %80’ine kadarını karşılayabilir. Bu başarıldığı takdirde enerji sisteminin yapısında köklü bir dönüşüm olacak; maliyetler düşecek ve batarya depolama ihtiyacı en aza indirilecek. NASA projelerinden esinlenen tasarımlarla geliştirilen simülasyonlar iki ana modele dayanıyor:
Heliostatik model
Yüksek kapasiteli, sürekli çalışabilen bir sistem.
Düzlemsel model
Daha basit, kısa vadede teknolojik olarak uygulanabilir.
Her iki tasarım da Avrupa genelinde elektrik üretim ve dağıtımını dönüştürmeyi amaçlıyor. Avrupa Uzay Ajansı, “Solaris Programı” ile ilk adımları attı. 2030’da bir gösterim misyonu, 2040’ta ise ticari operasyon hedefleniyor. Böylece Avrupa, temiz teknolojilerdeki liderliğini korumayı ve karbon nötr geleceğe ilerlerken uluslararası iş birliğini güçlendirmeyi planlıyor.
Ekonomik Etki ve Zorluklar
Öngörülere göre, heliostatik model, karasal güneş ve rüzgâr çiftliklerinin büyük bir kısmını ikame edebilir. Bu yenilik, Avrupa elektrik sisteminin toplam maliyetini yüzde 7 ila yüzde 15 oranında azaltabilir ve batarya depolama ihtiyacını %70’in üzerinde düşürebilir.
Düzlemsel model ise daha düşük verimli olsa da, deneysel bir aşama sunuyor. Bu sayede teknolojik öğrenme sağlanacak ve maliyetler kademeli olarak düşürülebilecek. Avrupa böylece uzay tabanlı güneş enerjisinde aşamalı bir ilerleme kaydedebilir.
Ancak aşılması gereken ciddi engeller var. Sistemlerin rekabetçi olabilmesi için yörünge panellerinin maliyetinin büyük ölçüde düşmesi gerekiyor: heliostatik tasarımda 14 kat, düzlemsel tasarımda 8-9 kat. Ayrıca uzay enkazı yönetimi, yörünge yoğunluğu, radyasyon ve kablosuz enerji iletimine dair riskler teknik açıdan çözülmesi gereken başlıca konular. Finansal açıdan da yüksek ölçekli bir başlangıç yatırımı gerekiyor. Bu nedenle teknolojinin geniş ölçekte uygulanması için zaman ufku yüzyılın ikinci yarısı olarak görülüyor.
Genişleyen Yol Haritası
Avrupa’nın güneş enerjisi yatırımları yalnızca uzayla sınırlı değil. Kara tabanlı paneller, özellikle güneş radyasyonu yüksek olan güney ülkelerinde elektrik talebinin giderek artan bir bölümünü karşılıyor. Bu kaynakların gelecekte uzay tabanlı sistemlerle entegrasyonu, sağlam ve çeşitlendirilmiş bir enerji modeli ortaya çıkarabilir.
Solaris gibi programlar, uzay tabanlı güneş enerjisinin kara tabanlı üretimin yerini almak yerine onu tamamlayıcı bir unsur haline getirmeyi hedefliyor. Amaç, talep zirvelerini karşılamak, enerji sürekliliğini sağlamak ve fosil kaynaklara ile enerji tedarikçilerine bağımlılığı azaltmak.
Avrupa hedeflerine ulaşabilirse, mevcut elektrik talebinin yedide biri ile üçte biri arasını uzay tabanlı güneş enerjisiyle karşılayabilir. Bu da 2050 projeksiyonunda yaklaşık yüzde 10’luk bir katkı anlamına geliyor. Böyle bir gelişme, iklim değişikliğiyle mücadelede ve kıtanın enerji güvenliğinde kritik bir rol oynayabilir.
Çeviri: solar.ist
Kaynak: Noticias Ambientales
Yayına Alan: Alperen ERTAŞ-alperen.ertas@enerjigazetesi.ist





