Kategori : ELECTRICITY ENERGY NEWS, ENERGY AGENDA NEWS, COAL NEWS - Tarih : 24 January 2024
Kömürlü termik santrallerin elektrik üretimindeki payı bir yıl öncesine göre 2 puan artarak yüzde 36,3 oldu. Elektrik üretiminde fosil yakıtların payı da yüzde 58’e yaklaştı. Kömür kullanımının artması Türkiye’nin iklim hedeflerine ulaşmasını zorlaştırıyor.
Türkiye’de elektrik üretiminde kömürün payı artmaya devam ediyor. 2023 yılında üretilen 326,3 milyar kilovaatsaat elektriğin yüzde 36,3’ü kömürlü termik santrallerden sağlandı. Bu oran 2021 yılında yüzde yüzde 31,4, 2022 yılında ise yüzde 34,6’ydı. Elektrik üretiminde kömürlü termik santralleri yüzde 21,4’lük oranla gaz santralleri takip etti. Böylece, kömür ve gaz gibi iki fosil yakıtın elektrik üretimindeki payı bir önceki yıla göre yaklaşık bir puan artarak yüzde 57,7’yi buldu.
Yenilenebilir enerji tarafında ise hidroelektrik santraller yüzde 19,6’lık payla ilk sırada yer aldı. Hidrolik enerjiyi yüzde 10,4 ile rüzgar, yüzde 5,7 ile güneş, yüzde 3,4 ile jeotermal enerji santralleri izledi. Elektrik üretiminin yüzde 3,2’lik kısmı ise diğer enerji kaynaklarından elde edildi.
Ekosfer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Barış Eceçelik, kömürün elektrik üretimindeki payının artmasıyla Türkiye’nin seragazı emisyon miktarının da artacağına dikkat çekerek, “Elektrik üretiminde fosil yakıtların payının son iki yılda yeniden yükselişe geçmesi, Türkiye’nin iklim hedeflerine ulaşmasını zorlaştıracak. Net sıfır emisyon hedefine bir an önce ulaşmamız için kömürlü termik santralleri kullanmaktan vazgeçmeli, enerji yoğunluğunu düşürerek yenilenebilir enerjinin payını artırmalıyız. Bir plan dahilinde kömürlü termik santrallerin kapatılması için tarih vermeliyiz” şeklinde konuştu.
Eceçelik sözlerini, “Güneş ve rüzgar gibi enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payları ise küresel eğilimin aksine ciddi bir artış göstermedi. Rüzgardan elektrik üretimi 0,2 puan geriledi, jeotermal yerinde saydı güneş ise sadece 0,6 puan arttı. Türkiye gibi bir güneş ülkesi için bu artış yeterli değil. Enerji dönüşümünü hızlandırabilir, böylece hem iklim krizine katkımızı azaltır hem de hava kirliliği gibi sorunların büyümesini önleriz. Enerji ithalatına ödediğimiz para da azalmış olur” diyerek tamamladı.