(Turkish) ‘SKD Türkiye’den Kamu, İş Dünyası ve STK’lara Çağrı

Sorry, this entry is only available in Turkish. For the sake of viewer convenience, the content is shown below in the alternative language. You may click the link to switch the active language.

SKD Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Dildar Edin, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle yaptığı açıklamada 11 ili etkileyen büyük depremin yıkıcı etkilerinin daha fazla derinleşmemesi için kamu, iş dünyası ve STK’lara çağrı yaptı.

Ebru Dildar Edin, “Yaşadığımız afetin toplumsal cinsiyet eşitliğinde bizi daha fazla geriye düşürmesine izin vermemeliyiz. Öncelikle bölgede yaşayan herkesin tekrar iş ortamına, eğitime, sosyal yaşama dâhil olabilmeleri için psikolojik rehabilitasyonlarını sağlamalıyız. Orta ve uzun vadede kadınlar, engelliler, gençler gibi kırılgan gruplara istihdam güvencesi yaratmak için tüm imkanlarımızı ortaya koymalıyız. İş imkânı yaratmak tek gayemiz olamaz dedi.

SKD Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Dildar Edin, afet bölgesinde toplumsal refah sağlayan yeni bir yapılanmanın tek yolunun Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarını merkeze alan yol haritası ile ekonomik, sosyal ve çevresel alanda iyileştirici aksiyonları hayata geçirmek olduğuna dikkat çekti. Türkiye’nin toplumsal cinsiyet eşitliğinde kaybedecek vakti olmadığının altını çizen Ebru Dildar Edin, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesi ile bu konunun daha fazla derinleşmemesi için kamu, iş dünyası ve STK’lara şu şekilde çağrıda bulundu:

– 11 ilimizi etkileyen, eşi benzeri görülmemiş bir yıkıma neden olan Kahramanmaraş depremi Türkiye’yi derinden sarstı. Yaşanan afetin yarattığı duygusal yük oldukça ağır. Tüm zorluklara rağmen ortaya konulan toplumsal dayanışma bölgeyi ayağa kaldırmak için en büyük umut kaynağı. Yüzyılın afeti olarak nitelendirilen depremlerin maddi hasarı da oldukça büyük. Dünya Bankası’nın yapmış olduğu açıklamaya göre bölgede art arda yaşanan depremler 34,2 milyar dolarlık fiziksel hasara yol açtı. Yeniden inşa maliyetleri ile bu rakamın iki katına çıkabileceği öngörülüyor.

– Türkiye, Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) Ekonomik Katılım ve Fırsat sıralamasında 156 ülke arasında 140. sırada yer alıyor. Yine WEF tarafından, pandemi sonrası cinsiyete dayalı işgücüne katılımın incelendiği bir çalışmada Türkiye, araştırmaya dahil edilen 32 ülke arasında % 5,2 ile en yüksek düşüş yüzdesine sahip ülke.

– Yaşadığımız afetin toplumsal cinsiyet eşitliğinde bizi daha fazla geriye düşürmesine izin vermemeliyiz. Sosyal ve ekonomik anlamda güçlendirilmiş, toplumsal eşitliklerin sağlandığı toplum refahı yaratmak bölge halkına karşı en büyük sorumluluğumuz. Bunun için öncelikle bölgede yaşayan herkesin tekrar iş ortamına, eğitime, sosyal yaşama ve günlük rutinine dâhil olabilmeleri için psikolojik rehabilitasyonlarını sağlamalıyız. İyi ve güvende olduklarını hissetmeleri için elimizden geleni yapmalıyız.

– Orta ve uzun vadede kadınlar, engelliler, gençler gibi kırılgan gruplara istihdam güvencesi yaratmak için tüm imkanlarımızı ortaya koymalıyız. Bu sayede işverenin haksız feshine karşı çalışan iş sürekliliğiyle korunmuş olur. Buna ek olarak kırılgan gruplar, kariyer gelişimlerine yönelik yetkinlik artırıcı eğitimlerle mutlaka desteklenmelidir. İş imkânı yaratmak tek gayemiz olamaz.

– İstihdam artırmak için yeni pozisyonlar yaratmak tek başına yeterli olmayacak. Dijital yetkinlik gelişimi gibi çağın ihtiyaçlarına cevap veren, yönetimde fırsat eşitliği sağlayan, kayıt dışı istihdamı engelleyen sürdürülebilir iş modelleri yaratmalıyız.

– Ülkemizin hali hazırda mücadele verdiği, kız çocuklarının eğitime kazandırılması şimdi başka boyutuyla karşımızda. Eğitimde fırsat eşitliğini koruyarak bir tek çocuğumuzun dahi eğitimden geri kalmaması için seferber olmalıyız. Bilime her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Çocuklarımıza bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanında en iyi eğitimi ulaştırmayı kendimize görev edinmeliyiz.

– Her şeyden önemlisi bölgenin yeniden inşasında, planlamadan uygulamaya, tüm süreçlerde kadınlarımızın masada ve sahada aktif olarak görev almasını sağlamalıyız. Ancak bu şekilde bölgenin ayağa kaldırılmasında kadınların iyileştirici gücünden en iyi şekilde faydalanabiliriz. Kamu, iş dünyası ve STK’lar olarak bunu sağlamak için canla başla çalışmalıyız.

Ebru Dildar Ediniş dünyasıkamuSKD TürkiyeSTK
Yorumlar (0)
Yorum Ekle