Bakan Dönmez, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından düzenlenen “Dünyada ve Türkiye’de Enerji Trendleri” sempozyumuna katıldı.
Enerji fiyatlarındaki ani ve şok dalgalanmaların son zamanlarda maliyetleri artırdığını belirten Dönmez, doğal gaz, petrol ve kömür gibi kaynakların fiyatlarındaki olağan dışı artışların nihai olarak hem evsel tüketicileri hem de sanayiyi olumsuz etkilediğini söyledi.
“Santrallerin üretime sorunsuz bir şekilde devam etmesini sağlayacağız. Bir tarafta maliyeti düşük santraller var, diğer tarafta maliyeti yüksek santraller. İstihdam ve sağladıkları enerjinin miktarını da korunması gerekiyor. Bu nedenle piyasa yapısını bozmadan, piyasanın güçlü ve dengeli bir şekilde desteklenmesi gerekiyordu. Öte yandan bu destekle birlikte fiyat artışlarının faturalara yansımasını da engelleyeceğiz. Bugüne kadar elektrik ve doğal gaz faturalarına 100 milyar liralık bir destek sağladık. Bu sübvansiyon bu yıl da devam edecek. Bu desteklere ilaveten sosyal yardım alan vatandaşlarımıza verdiğimiz kömür desteğinin, doğal gaz desteği olarak verilmesinin önünü açtık. Ancak şu hususu da göz önüne almamız gerekiyor. Özellikle ithal kaynaklarla üretim yapan santrallerin son dönemde ciddi girdi maliyetleri oluşmaya başladı. Oluşan küresel fiyatlar içerideki maliyetleri de zorluyor. Devletimiz büyük oranda sübvansiyon uyguluyor ancak son raddede artışları minimum düzeyde yansıtmak zorunda kalıyoruz.“
Ayrıca Dönmez, piyasa kuralları içerisinde bir dönüşümün sürdüğünü belirterek, şunları söyledi;
“Kimseyi kapatmadan, kapatmaya zorlamadan, piyasa kuralları içerisinde bir dönüşümü başlattık. Türkiye’nin elektrikli otobüslerden, rüzgar türbinlerine, güneş panellerine, bu enerji dönüşümünün bir emtia dönüşümü olduğunu görerek, madencilik ve sanayide bir dönüşümümüz olmalı. Kimseyle yarışmadan, kimseyle kendimizi kıyaslamadan, kendi ihtiyaçlarımız ve önceliğimizi esas alan bir dönüşümden bahsediyorum. Bunun ilk yolu enerji teknolojilerinin üretimi. Bugün güneşte yüzde 70, rüzgarda yüzde 60, jeotermalde yüzde 50-55 ve biyokütlede yüzde 60-65 arası yerli ekipman kullanılıyor. Türkiye artık yenilenebilir enerji teknolojilerinin üretiminde önemli bir noktaya geldi demek. Biz enerji bağımsızlığını teknoloji bağımsızlığından ayrı görmüyoruz.”
Kaynak: ETKB